Araştırmacının doğrudan ilgi odağı içinde olmayan varsayımlar, sayıltılar veya faraziyelerdir. Bunlar doğru olduğu kabul edilen
fakat gerçekte doğru olmayabilecek olan olgulardır. Fakat araştırmacının söz konusu faraziyenin doğru olabileceği veya doğru
olduğu yönünde bir beklentisi, inancı, düşüncesi veya iddiası vardır.
Fakat araştırmacının bu inancını destekleyecek bilimsel bir kanıt yoktur. Öne sürülen ön kabuller henüz bilimsel olarak test
edilmemiştir. Bu ön kabuller bütün hipotezleri test etmeye zaman olmaması ve mali imkan yetersizliği gibi belirli nedenlerle
doğru olarak kabul edlimiştir veya söz konusu hipotezlerin, varsayımların araştırmaya yapacakları etkinin "sabit" olduğu
varsayılmıştır. Yani araştırmacı burada "aslında bu faktörlerin de etkileri vardır ama, ben şimdilik bu etkileri görmezden
geliyorum, onların etkilerini eşit düzeyde olduğunu düşünüyorum ve asıl etkisini araştırdığım faktörler üzerine odaklanmak
istiyorum" demektedir. Ön kabuller bazen "mantıksal" olarak doğrudur. Örneğin katılımcılara bir yetenek ölçeğini uygularken
"kadınlarla erkekler arasında yetenek açısından ciddi bir farklılık olmadığı" ön kabul olarak belirlenmiş olabilir. Bu zaten
mantıksal olarak böyledir. Burada "etkilerinin sabit tutulduğu" gibi bir laf edilemez. "Sabit tutma" basma kalıp bir söz olarak
kullanılmamalıdır. Yeri geldiğinde, uygun düştüğünde kullanılmalıdır. "sabit" sözcüğü her derde deva bir kelime olarak
değerlendirilmemelidir.
Ön kabullerin en önemli özelliği aslında araştırmacının araştırmak istemediği varsayımlar veya hipotezler olmalarıdır. Başka
araştırmacılar tezlerin, bilimsel makalelerin "ön kabullerini" okuyarak buradan kendilerine yeni araştırma konuları çıkarabilirler.
Araştırmacı yeterince güçlü savunamadığı bir ön kabule sahipse o zaman şöyle demelidir: "Aslında örgütsel bağlılık sadece iş
tatmininden etkilenmemektedir. Bunun yanında bağlılığı etkileyen, "kurumsal yapı", "örgütsel kültür", "örgütsel adalet", gibi
başka faktörler de vardır. Ama bu çalışmada söz konusu faktörlerin etkisi dikkate alınmamış, söz konusu faktörler bir sabit gibi
değerlendirilerek sadece bağlılık-tatmin ilişkisi üzerinde odaklanılmıştır. Sayılan diğer faktörlerin bağlılık üzerindeki etkileri
başka araştırmacılara bırakılmıştır."
Araştırmacının belirleyceği ön kabullerin bir bölümü evrensel dıoğrular halindedir, çünkü her kes tarafından kabul edilmiştir.
Örneğin, "yöneticilerin mezun oldukları fakültelerin onların sergiledikleri yönetim tarzları üzerinde etkisi yoktur" Bu evrensel bir
gerçekliktir. Çünkü mühendislik fakültesi veya işletme fakültesinden mezun olma yöneticilerin demokratik veya otokratik tutuma
sahip olmalarına bir etki etmez. Bu tür etkiler fakülte gruplarından kaynaklanmaz. Bu tür etkiler varsa bile çok minimaldir. Fakat
evrensel bir gerçeklik olsa bile tez yazarı bunu "ön kabul" olarak belirtebilir mi, bence evet, belirtebilir.
Bazı ön kabullerde araştırmacının elinde veri, bilgi olmayabilir. Öne sürdüğü ön kabulün veya varsayımın etkilerinin ne
olabileceğini tahmin edemiyordur veya bilmiyordur. Fakat yine de böyle bir varsayımda bulunma ihtiyacı hissediyordur. Çünkü
jüride kendisine sorabilirler: "Aslında sen şu üç değişken arasındaki ilişkileri araştırıyorsun ama bu ilişkiler alanı unuttuğun
"sektörel faktörden" daha fazla etkilenir. Bence modelinde önemli bir eksiklik var." Gelebilecek böyle bir soruya karşı önlem
almak istiyorsun ve bir ön kabul yazıyorsun: "Bir ön kabul olarak, Örgütsel bağlılık değişkenin sektörlerden bağımsız olduğu
varsayılmıştır." Ama biliyorsun bağımsız değildir. "Ben yazdım" deyince de olmıyor. O zaman cümleleri ihtiyatla kurmak
gerekiyor. "Bu aşamada bağımsız olduğu düşünülmüş veya bu etki başka araştırmacıların incelemesine bırakılmıştır" denebilir.
Veya literatürde araştırma yapılarak başka yazarlar bu konuda ne söylüyorlar buna bakılır ve örnekler verilir.
Ön kabullerde modele alınmayan değişkenlerin, faktörlerin, etkenlerin etkilerini evet sabit olarak kabul ederiz, veya etkilerinin
olmadığını farz ederiz, okuyucuya böyle söyleyip onu inandırmaya çalışırız, ama acaba inanır mı? Büyük bir ihtimalle dudak
bükecek veya kuşkulu yaklaşacaktır. Bu nedenle bilmeliyiz ki onu, onları ikna edecek bazı bilgiler vermeli bazı açıklamalar
yapmalıyız. Şu yaklaşım ezberci bir tutumu sergiliyor. Tez yazarı gidiyor başka bir tezden üç cümle, üç madde alıyor bir iki
ufak değişiklik 3- 4 satırlık bir cümle ile ön kabulleri yazıyor. Oldu bitti maşallah...
Nerede orijinallik, nerede özgünlük, nerede yaratıcılık, nerede kendi zekanı konuşturman, nerede yeteneğin, nerede, konuyu iyi
özümsediğini bize göstermen. Kes kopyala yapıştır ile bu işler olmuyor.
Araştırmacı belirlediği bu ön kabullerin, sayıltıların, faraziyelerin veya araştırma hipotezi dışında kalan hipotezimsilerin
muhtemelen doğru olabileceğin göstermeye yönelik bir takım açıklamalar yapmalıdır. Bu konuda bir çaba harcamalı gayret
ortaya koymalıdır. Bilgisayarın başına geçtik 15 dakikada üç ön kabul, şükür, bitti. Kuşkusz danışman hocası kabul etmeyecek,
ciddi bir çalışma yapmasını isteyecektir. Ön kabullere numara vermeyi doğru bulmam. Her biri ayrı bir paragraf halinde
yazılmalı ve her biri en az üç satır ile beş satır arasında açıklama içermelidir. Açıklama yaparken araştırmacının amacı "kanıt"
getirmek değildir. Zaten kanıt yoktur, nereden getirecek. Amacı faraziyesi konusunda bizi ikna etmek, alan yazından örnekler
vermek, mantıksal tutarlılık sergilemek, zekasını konuşturmaktır.
Herhalde bir tezde en zor yazılan bölüm "ön kabullerdir". Yazmasam ne olur derseniz, hiç bir şey olmaz, ama o çalışmada tez
olmaz derim.
Ön kabuller "kısa cümlerle" basit, yalın, anlaşılır bir tarzda yazılır. Yazar kendi söylüyor kendi anlıyorsa olmaz. Ne yapmak lazım.
Tekrar tekrar okumak... Türkçesi için değil... Ben burada ne söylüyorum. Söylediklerim "anlamlı mı", "tutarlı mı", mantığı var mı",
okudukları zaman bana ciddi bir itiraz, ciddi bir eleştiri gelirmi. Yoksa malumu ilam mı ediyorum... 10 defa okumak gerekiyor.
On birinci okuyuş Türkçesi açısından, yani cümle düzgün yazılmış mı diye... Örneklere bakalım...
Araştırmanın Ön Kabulleri
Araştırma problemini etkileyebilecek fakat ölçüm alanı içine alınmayan değişik faktörler söz konusudur. Bu faktörlerle ilgili
olarak belirli sayıda "ön kabul" belirlenmiştir. Yapılan tez çalmışması bu kabuller çerçevesinde geçerlidir ve anlamlıdır. Diğer
taraftan ön kabuller araştırmanın genel kısıt çerçevesini oluşturduğu da söylenebilir. Aslında ön kabullerin bazıları başka
araştırmacılar için araştırma konusu olarak seçilebilecek türdendir.
Çalışmada birinci ön kabul, "ölçüm konusunun ve ölçüm ana fikrinin cevaplayıcılar tarafından doğru ve tam olarak anlaşıldığı"
şeklinde belirlenmiştir. Çünkü... (Dikat... burada haklılığımı göstermeye yönelik olarak "çünkü" ile başlayan bir açıklama cümlesi
yazmaya başladım. Ama siz basma kalıp hareket etmeyin. Demeyin ki şimdi cümlenin burasında bir çünkü gerekiyor. Ben
olayı netliğe kavuşturmak için böyle yazıyorum. Aslında "çünkü" kelimesi hiç de güzel bir ifade değildir. Neyse... Devam edelim.
Çünkü, anketteki soruların doğru anlaşılıp anlaşılmadığını belirlemek için pilot araştırma yapılmıştır. Hakemler grubundan
yararlanımşı ve pilot araştırma sonuçlarından sürekli olumlu yanıtlar alınmıştır vs. vs. Bu açıklamalar böyle üç dört satır halinde
olur.
İkinci ön kabul "yanıtlayıcıların anketi dikkatle ve gerçek durumlarını yansıtacak şekilde ve dürüst olarak ve yeterli zaman
ayırarak cevap verdikleri"dir. Çünkü ...... Bu sözcüğü kullanmadan çünkü anlamına gelebilecek açıklamalar yapın... Çünkü
anketin gizliliği sağlanmıştır, katılımcılara cevapların anonim kalacağı hakkında güvence verilmiştir, onlar anketin içeriği
hakkında yeterince bilgilendirilmiştir, kendilerine yeterince süre verilmiştir, anketler yüzyüze bir ortamda, takıldıkları konularda
kendilerine yanıt verilerek doldurtulmuştur, sorularına cevap verilmiştir ve eksik işaretleme durumunda anket kendilerine geri
verilerek doldurtulması sağlanmıştır. Anketleririn gönüllü olarak doldurmaları sağlanmıştır, sıkıldıkları zaman serbestçe anketi
bırakmalarına izin verilmiştir vs. vs. Görüyorsunuz ikinci ön kabulumuz de bitti. Bu madde bir çok araştırmaya gider ama, asıl
önemli olan "kendi araştırmanıza uygun" kopya niteliğinde olmayan ön kabuller belirlemenizdir. Okumak, araştırmak ve
düşünmek gerekiyor. Ön kabuller tezin yazımı süresince sürekli gözden geçirilir, sürekli iyileştirilir, sürekli yeni ilaveler yapılır.
Sürekli hatıra yeni şeyler gelir. Tutarsızlığı birden bir gün kendiniz fark edersiniz...
Üçüncü ön kabul anket uygulanan kişilerin tutumlarının en azından makul bir süre kalıcı olduğu ve değişmeyeceğidir, çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ...... Artık biliyorsunuz bu çünküler bir dolgu malzemesi....
Dördüncü ön kabul katılımcıların eğitim ve kültürel geçmişlerinin verilen cevapları etkilemeyeceği ve verilen cevapların esas
olarak mesleki tutumlarından kaynaklandığıdır, çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
Beşinci ön kabul, cevaplayıcıların sektörel türdeşliğe ve bezerliğe sahip olduğudur, çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
Altıncı ön kabul faktör analizi sonucunda yeniden şekillenen ölçeğin kavramsal yapıyı daha sağlıklı ölçtüğüdür, çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
çünkü ......
Yedinci ön kabul örneklem grupları arasında verilecek yanıtlar açısından anlamlı bir farklılık olmayacağı çünkü ......
Sekizinci ön kabul seçilen örnek kütlenin ana kütleyi temsil etme özelliğinin yüksek olduğu çünkü ......
Kaç tane olmalı.. Böyle bir kural yok. Normalde 4-6 arasında ön kabul yazmak yeterlidir. Özel bir nedeniniz varsa daha fazla da
olabilir. 2-3 ön kabul odaklanmanın zayıf kaldığını gösterir. Ama biz asıl ne yazılmış, ikna edici mi, tutarlı mı, anlamlı, anlaşılıyor
mu?, ne diyor, kulağımıza bir ses veriyor mu ona bakarız.