İspînya  ve Laz


İspanyolcada laz 'la ilintili epey sözcük var. Bir şekilde kadın, ana, ev, süt, cinsel uzuv, kraliçe veya tanrıça kavramlarına atıf yapan... Hristiyanlık öncesi döneme ait Los inancını iliklerine kadar özümsemişler. Sonradan din değiştirmeleri durumu fazla etkilememiş.
------

İspînya. Kraliçe veya tanrıça anlamında. "Tanrıça'nın ülkesi" veya "Tanrıça'nın vatanı".. İspîna  sözcüğü ile D'Espîna kelimesi aynı anlama geliyor. Fatih Sultan Mehmet, babası II. Murat öldükten sonra genç yaşta dul kalan üvey annesi Maria'ya "Despîna Ana" diye hitap ediyordu.

Telaffuzu kolaylaştırmak amacıyla kelime başlarında kullanılan i  eki bir kenarda tutulursa spina sözcüğünün; cupal, cubana, supana, sipana evriminin sonucu ortaya çıktığı söylenebilir.  Despina, Espina, Spinya sözcüklerinin arka planında cubel  veya cuben  var. Küp, kâb veya kap.

Kelime sonlarına gelen -ya, -a  fonetiği, "o" anlamında. "O" adı verilen süjenin tanrıça, kadın, toprak veya ülke olması fark etmiyor. -Ya  ve -a  sonekleri jenerik işaret zamirleri.

Las. (Çoğul) Onlar. İllas. Onların. İlla. Feminin. İlle. O. 

Lasana. Lazanya. Bir tür makarna. [Laz-ana'nın makarnası]. Lasanum. Tava. [las-ananın pişirme kabı]. Lasanon. Ayaklı tencere.

Lasca, Laska. Soba bacası.

Lascar. Rahatlatmak.  Ödemek, acısını çıkarmak. Laks, lakso. Gevşetmek.

Lascivia. Şakacılık, oyunculuk, maskaralık. Lustfulness. Şehvet, şehvetli olma. Lascivus, İlares, Lust. Müstehcen.

Laserpicio.  Süt, süt akıtma.

Lassitude. Yorgunluk, bitkinlik, halsizlik.

Lastar. Ödemek, cevap vermek. Başkası için eza çekmek.

Lasto. Başkası adına ödeme yapılan kişiye verilen makbuz. Ismarlayan kişiye verilen makbuz.
  
Lastra. Bayrak direği.

Lata. Teneke kutu. Hızlı konuşma, gürültü. Çubuk, değnek.

Latazo. Can sıkıcı veya müşkülpesent kişi.

Lateks.  Sıvı

Latin. Roma'nın bulunduğu yer veya bölge. Latinear.  Konuşmasını Latince sözcüklerle süsleyen. Latinidad. Latin diliyle konuşan.

Latitud. Yükseklik. Latidoner. Geniş ve toleranslı görüşlere sahip olan.

Laton. Altın.

Latria.  Sadece Tanrı'ya atfedilebilecek yüksek düzeyli bir düzene inanma ve ibadet etme. İbadet.

Laud. Ud, kopuz.

Laude. Yazılı mezar taşı.

Laudes. Metih ve sena, övgü.

Launa. Lamina, yaprak, zar, uzuvsal doku.

Lava. Yıkamak. Akıntı. Bazı Hristiyan kiliselerinde dini ibadet öncesi temizlik yapmak için yararlanılan yer. Yıkama kasesi. Lavaje. Yıkamak. Su deliği.

Lavacion. Losyon, güzel koku. Lavanda. Kokulu bitki.

Lavaojos. Gözleri yıkamak için kullanılan küçük kap.

Lavaplatos. Bulaşık makinesi.

Laxacion. Gevşetme.

Lazada. İlmik. Düğüm.

Lazareto. Fakir hastanesi. Guraba hastanesi.

Lazarus. İncil'de hastalıklı dilenci.

Lazarillo. Gözleri görmeyen bir kişiye rehberlik eden küçük çocuk... Lazarillo de Tormes isimli tarihi romanda olayların baş kahramanı. [Tanrıça Laz'ın çocuğu. İllo sözcüğü olu, oğlu, ula anlamında.]

Lazar. Tanrıça Laz Ana'nın çocuğu.

Lazarino. Cüzzamlı, Lazar benzeri kişi.

Lazo. Düğüm, fiyonk, tuzak, kapan.

Lazulita. Lapis-lazuli.  Turkuaz renginde kıymetli mücevher taşı. Laz taşı.

Le, La. İyelik zamiri. "Onun".

Leal. Sadık.

Lebeche. Güney-doğu rüzgarı. Laz rüzgarı. Keşişleme. [Lepençe].

Lebeni. Magrip içeceği, ayran.

Leccion. Lesson. Ders. Okuma. [Laz Ana'ya veya Laz Ana'dan okumalar].

Lecha. (Leça). Balık yumurtası. Balık spermi. İnsan menisi.

Leche. Süt.

Lechin. Zeytin ağacı.

Lecho. Yatak.

Lechosa. Papaya meyvesi [Lahusa]. Meyvenin sapı kırıldığında süt çıktığı için böyle söylenmiştir.

Lechuga. Salatalık, marul. Süt çıktığı için böyle söylenmiştir.

Ledo. Neşeli.

Leer. Okumak.

Lega. Kız kardeş.

Leganda. Okunacak şeyler.

Lego. Laikos. Kilise mensubu olmayan kişi.

Kaynak: (Roberts, 2014).
------
Bu alıntı İspanyolcayla ilgili değil... Ancak, onun da etkilendiği Orta-Doğu kökenli kimi kelimeler için önemli ipuçları veriyor.

Akar-Bal
e 1 toplumunda ab-cuga ve ab-cubal  kelimeleri evli erkek ve kadına işaret eder.  Fakat bunlar, iyelik zamirleri veya kadın-erkek ilişkilerini tanımlayan sözcükler değildir.  Sadece ab-cuga 2 sözcüğü bazı yakın akrabaları tanımlamak için kullanılır.

Aka-Bea'd
a3 birbirine eşit terimler ab-cabil  ve ab-câna  sözcükleridir. Aka-Bea'daki Aka-kuam 4 genç bir kadınla evlenen yaşlı adam için kullanılır. 

Kuzeyde ot-e-bui  [atabay] ve Akar-Bale'deki ab-i-ya  sözcüğü karı-kocaya işaret eden "evlilik" kökünden çıkarılmıştır. 

Akar-Bale  ve Aka-Bea'd
a5 şu tür sözcükler vardır: Akar-Bale'de ab-atr  [Abter], "baba" manasına gelirken anayla ilgili sözcük saptanamamıştır. Aka-Bea'da ise baba, arudiya  iken anne, ebetiya 'dır.6  Üvey anne, ebetiya  olamaz. Aynı şekilde üvey baba da abtar  veya arudiya...

Çocuğun babasına veya belli bir soya ait olmasıyla ilgili sözcükler de böyledir. Örneğin, tire  [sire, sîret] sözcüğü "oğlu" anlamındadır. Veya "soyundan gelen". Yerden çıkan bitkilere era-tire  [yer-tire, yer-kî-re, bitiren yer, doğuran yer] denir. Herhangi bir hayvanın veya insanın doğurduğu varlık e-tire dir.

[Esir veya esire. "Doğmuş olan" demek. Doğan varlık "insan" olduğu zaman be-e-tire, be-sîre veya be-şer denir].

E-tire [Esîre] herhangi birisinin çocuğu anlamına gelir. Üvey çocuk toy-colo-kom dur [toy-kolu-hâmi].

Aka-Bea'da çocuğun anne ve babasıyla olan psikolojik ilişkisine -odi- [ade] sözüyle işaret edilir [ade be., adi be.].

-ar  öneki, -ya  sonekiyle birlikte "baba" anlamına gelen ar-ade-ya  [arûdiya, arûçiya] kelimesini oluşturur. Belirli bir anne ve babadan doğan çocuklar -re  veya  -ra  sonekleriyle belli edilir. Örneğin, bilinen bir annenin çocuğuna, ebetire  veya  ebetiy
âte 7 denir.

Ayrıca Aka-Bea'da,  -eti  [ade] ile aynı anlama gelen beci  [weji, wejri, fecri, bacı türetimleri...] sözcüğü vardır ki bu ikisi birbirinin yerine kullanılabilir. ["Kardeş" veya "abla" anlamında ade veya bacı ...]

Ab-Baciya "anne"  ve ab-bac
ire ise "anneden doğan çocuk" manasına gelir (Radcliffe-Brown, 1933).



Hüner Şencan


Notlar
-------------------------------------
1. Tayland yakınlarındaki Andaman adalarında bir zamanlar geçerli olan sönmüş Andamanese [Andamaniz] dili.

2. "Işık" anlamına gelen çırağ veya çerag sözcüğüyle ilişkisi var mı, araştırmak gerekiyor.

3. Aka-Bea'nın  "aga-beu" ve "aga-bey" sözcükleriyle olan ilişkisi incelenmeğe değer. Aka-Bea sözü Kenan topraklarının "Kub-Ana'sı" veya "Gub-Ana'sı" olabilir.

Bae veya bau: Göz boşluğu, kovuk, kabak, şaşırtma, şaşkınlık anlamlarında...

Ba-u,   ba-ona,   ba-ana   sözcükleri birbirine çok benziyor. "Ba" sözcüğü eğer "ruh"  ise   Ba-Ana'yı   "Ana'nın ruhu" olarak anlamamız gerekiyor. Veya "dişisel ruh"...

Aga-beu, "İlksel Bâ-Ana'dan gelen" manasında olabilir. Veya ilksel varlığın, ilksel yaratıcının "Ana" olduğuna bir atıf.

Atabay sözü, "Ata'nın-Ana'nın Yüce Ruhu" manasında...

Bay, "Ana'nın Ruhu" demek. "Ana", insanları doğuran veya yaratan "ilk kadın",  "ilk varlık". Bay, "dişi ruh" anlamında.

Bunun yanında "Ata" sözcüğü de dişilikle ilgili.. "İlksel dişi ruha" yapılan bir atıf...

Ata-Bay sözcüğü bir tür ikileme. Değişik oba veya kavimlerin diliyle iki kez "dişisel ruha" veya "İlksel Ana'ya" atıfta bulunuluyor.

Bu sözcüklere sonraki dönemlerde farklı anlamlar yüklenmiş olabilir, fakat köken-bilim düzeyinde her ikisi de "Dişisel Ruha" veya "İlk Yaratıcı olan Ana'ya" işaret ediyor.

4. "Kuma" sözcüğüyle ilişkisinin araştırılması.

5. Aka: "Kırmızı" veya "kırmızımsı". Kırmızıdan gelen enerji.
Küp, boşluk, kuyu, şah, kupa veya küçük kuyu.

Aka, aga, ağtâ, ata sözcükleri kromozomlar düzeyinde, "ilksel kadına" işaret ediyor. Arapçadaki "ağtâ" sözcüğü de öyle... "O'nun ruhu" anlamında.... Atabay, akabey, ağabey ve abi, "İlksel Dişi'den" veya "İlksel Dişi Ruh'tan gelen" demek..

Türkçede kullanılan Atabay sözü ile Arapçadaki Ağtâ, Ba ve Ebu sözcükleri anlamdaş...

Atabay, Mezopotamya'daki "El" sözcüğünün karşılığı...
Ata, Aga, Ağtâ veya Aka sözcükleri "dişisel ruh" olarak yorumlanabilir. "İlksel tanrıçanın ruhu" veya "O ruhu içinde taşıyan kişi" manasında... 

Ata, Aga, Aka için "İlksel ruh" sözcüğü kullanılabilir.  Daha yalın bir söyleyişle "Ruhî" diyebiliriz... O'nun ruhunu taşıyan...

Rumî sözcüğü de  bu cümleden... Arka planda "İlksel ananın ruhunu taşıyan" anlamına geliyor olabilir. Rumî veya Ramî. Ram, Rama, Erman... Er-Dagan. Bu sözcüklerin hepsinde tanrının/tanrıçanın ruhu var.

Atabay = İlk-El  olan Kadın'ın Ruhunu içinde barındıran demek.  İlk-El  sözcüğünün Heykel ile olan ilişkisi enteresan. Ayrıca incelenmeğe değer.

Ata, Aka veya Aga sözcükleri "Hâyi-Ûlâ" demek veya "Heyûla".

Dev, Yüce... Azametli Kadın...
Atabay, "Azametli (Dişi) Ruh'un Yavrusu".... "Kudretli (Dişi) Ruh'un Oğlu"...

Atabay'ın sahip olduğu kudret, "İlksel-Ana'dan" geliyor. Veya, sonraki dönemlerde anlam zenginliği kazanmasına göre,  tanrı-tanrıça birlikteliğinden gelen Ruh.

Aga-Mennon, "İlksel Kadın'ın Oğlu", "İlksel Kadın'ın Ruhu" anlamında...
Böylece, kudretli kral, kendisini "tanrı mevkiine" çıkarmış oluyor. Sözcüğün sonundaki -on  "oğlu" demek.

6. "Âbide" sözcüğünün "ebatiya" veya " kadın taş heykelcikler" ile olan ilişkisi.

7. Ebediyet: İnsanlığa ait varoluşun kız çocukları sayesinde "sonsuzluğa" açılması.

8. "Becer" sözcüğüyle ilişkisi.







.