Bargule ve Laz

 

Değişik kültürlerde rastlanılan Barg, Bargî, Berk, Burg türü kelimeler insanların ilgisini çekiyor. Anlamları merak konusu....

 

Barg'ın en basit manası Şimşek....  Yağmurlu bir havada toprağa düşen bir yıldırım. Tanrı'nın iradesiyle Su ve Ateş'in bir araya gelerek buluşması. Hilâl ve Yıldız'ın.... Hâle ve Pal'ın.... Barg, Tanrı'dan gelen göksel ışık  anlamında. Bilmiyoruz, belki bir göktaşı...  Tanrı'dan gelen ruh veya ilham.... Tanrı'dan gelen bir mesaj veya vahiy. Barg-Gule, Barg'ın kavli  demek.... Barg'ın rengi, Barg'ın suyu....

 

BarGule 'yi   Buda'ya, İndra'ya atıf yaparak "Barg Taşı",  "Barg Dikiti",  "Barg Heykeli"  şeklinde yorumlayan kişiler var.

 

Barg, yıldırım  görseli ama, Semâ'dan gelen kimi mesajları kendisine çekebilen  donanımlı bir paratoner aynı zamanda... Yıldırım ve paratöner....

 

Semâ ile dünya arasındaki ilişkiye işaret eden 'yıldırım dikiti' derinliği  gösteren 'kulik' simgesiyle birlikte düşünülüyor. İster kadın ister erkek olsun, bütün kulik'ler,  (veya kulağı açık olan kişiler) meful  anlamında "dişidir"...... Hepsi müennes....

 

Bargule, kule  ve kulik  olgusunu birlikte temsil ediyor. O hem eril, hem de dişil.

 

Mû-Barg, kadın-erkek ortaklığı ile kurulan bir hâne.... Evlenen kişilere bu yüzden Mu-Barg olsun  deniyor. "Bir yastıkta kocayın" anlamında.... Bereket getirin, çoğalın, insanlığın devamını sağlamaya devam edin, dileği....

 

Barg, Baraka veya Burç...

Tanrı ve tanrıçanın yaşamlarını geçirdikleri 'ev' anlamında. Fakat, tanrıça  olmazsa Barg da yok. Mû, bu birlikteliği sağlayan sarı-kırmızı renkli bir yapışkan. Mû, vahiy demek.... Mû; sevgi, aşk, tutkulu olma.

 

Rivayetler muhtelif...... Başka bir görüşe göre, dişi-eril prensibi birbirine bağlayan yapışkan Mû değil, Gûle'dir. Kola, Gol, Kol  sözcükleri örtük planda ona işaret eder. Üsküb'ün torbeş köyü Kol-u-Çâni'ye bu adın niçin verilmiş olabileceği ancak Bargule ile açıklanabilir.

 

Gûle, Yıldırım denen ışığın aleviyle harekete geçip dünyaya renk veren  Bâ ve Bâr prensplerinin melcei.. Gûle'yi morfolojik bir analize tabi tutsak onda Bâ  ve  Bâr  figürlerini görürüz. X ve Y kromozomlarını....

 

Yeryüzü  denen  yerde  Bâr, erkeği temsil eden 'dikit' anlamında ve Bâ ise 'kulik', 'hisar', 'hilal', 'kale' veya 'kadın'....

 

Uluhiyet alemi açısından Bâr, Barg, Bârî  sözcükleri 'var olduğuna şüphe olmayan Yaratıcı'...... Bâ  terimi ise, kadın-erkek iki cinsiyeti birden kapsayan bir konuma sahip. Uluhiyet aleminde Bar Tanrı iken; tüm evren, insanlık, kadın ve erkeklerin hepsi 'kulik' manasında Bâ....

 

Mahlûkâtın tümü müennes.. Hepsi dişi..  Hepsi edilgin, hepsi meful....

 

Bir görünen âlem/evren var, ve bir de görünmeyen....

Bar-Gule, ikisi arasında gidip gelen dinamik bir seyyare.

 

Görünen alem açısından Barg; yıldırım, şimşek,  evlilik, ev, hâne, erkek, baraka, tepe, sütun, tümülüs veya mezar tümseği demek.  Hatırlayalım, eski zamanlarda karı-koca mezara birlikte gömülüyor, beraberliklerini orada da devam ettiriyorlardı.

 

Bargule'yi anlamak için Türk bayrağına bakmak yeterli...... Oradaki hilal  simgesi kadını, yıldız  ise erkeği temsil eder. Ay-yıldız, Tanrı'sal vahdetin sembolüdür. Tanrı'sal birliğin....  Tanrı'sal üflemenin....

 

Görünen âlemde dünyaya rengini veren, dünyayı şekillendiren asıl unsur Kadın.... Kırmızı renkle temsil ediliyor. Şalı, gelinliği, elbisesi, doğurganlığı hep kırmızı....  O, serâpâ bir kabak çiçeği.....

 

Erkeği simgeleyen renk, beyaz.... Tomurcuklanmış beyaz bir gül goncası.... Yeşil taç yapraklara sarılmış, açmaya hazır....  Işık veren, ışık yayan bir entite.... Gûlesi dâima parlayan......

 

Kadın, ışığı arayan bir "kırmızı" iken; erkek ışığı veren bir "beyaz"...

 

Aynen, yüce Tanrı'nın kendi ruhundan üflemesi  gibi bir şey. Hâşâ, Tanrı'ya renk atfedilemez ama  "onu betimleyecek bir renk söyle" dense, akla 'kırmızı-beyaz' gelir.

 

Kırmızı-Beyaz, Sarı-Beyaz veya Kahverengi-Beyaz..  Ulûhil insanların dilinde bu metaforik söylem Tanrı'dır. Yani Barg.... Berk.... Burç....

 

Barg denen 'ışık hâlesi' veya 'nur' bünyesinde gûle'yi barındırır ki, onda Bar  ve Bâ  entiteleri tümleşik olarak birlikte bulunur. Yani, Kule ve Kale.... Kule ve Sur.... Bargule entitesine sağ taraftan baksanız Kale'yi , sol taratan baksanız Kule'yi  görürsünüz.

 

Barg-Gûle  bir türeyiş destanıdır. Yaratılış, çoğalma ve Yaratıcı'ya geri dönme yolculuğunun hazin hikayesi....

 

Bar-Gûle ile "Ay-Gûle" aynı anlamındadır....  İkiz kardeştirler......

Bölgeler arasındaki kültürel etkileşimler zamanla kavramsal dönüşümlere neden olur. Bir bölgede Tanrıça Bâ  kırmızıyla betimlenirken; bir başka bölgede Tanrıça Ay  "beyaz" renkle tanımlanır....

 

Eril kahraman, Beyaz Kule  de değişimlere uğrar. Sırtındaki ak suit elbisesi çıkarılarak kendisine "kırmızı" kaftan giydirilir..

 

Beyaz ve kırmızının yeri, neyi temsil ettiği tam konumlandırılamıyor. Sezgisel ve metaforik anlamlarla yüklü kutsal renkler.

 

Bar-Gûle, "Kule ve Kayık" anlamında..... "Kule ve Hisar".... "Kule ve Göl".... "Kule ve Sulu olan yer",   "Kule-Sulu",  "Kule ve Hâle ",  Kule ve Kulik".... Gule sözcüğü enteresan bir şekilde çift cinsiyetli...... Dıştan Kule, içten Kulik.. Biz ona "Kule" veya "Dikit" gözüyle bakıyoruz ama Budist insanların gözünde o aslında bir "Kuliktir". Veya Kule-Kulik  tümleşikliği.

 

Budist felsefe açısından Bar-Gûle sözü  "Ala ve Kulik" anlamına gelir. 

"Âlâ ve Puli"..  "Ala-Pulu"..  "Al-Pullu"....

 

Bargule ve Alpullu sözcükleri anlamdaş....

 

Kızanlar Alpullu  deeyoo  amma,  Bargûle   ile aralarında hiç bi fark yok..  Bizim maale ve karşı maale kızanlarının söylemi....

 

"Görünmeyen evren" açısından Barg, Tanrı'nın sıfatı olan Bâri'ye işarettir. Bar  veya Var  olana. Yüce Eksen'e....  Yüce Dikit'e.... Semâlardan bir yıldırım gibi inen Ruh'a..  Metaforik anlamda Yıldırıma, Vahye.... Tanrı'sal Kavl'e..

 

Allah'ın emri, Barg'ın nakliyle ooolunuzu  kızımıza....

 

Tanrı'sal insanların gözünde Vahiy, İlâhi mesajlar, İlham veya İlahla olan haberleşmeler simgesel olarak "dikitle" ifade edilir. Her bir dikit  bir vahiy'dir...  Kıyam, 'vahiy alma moduna girme' manasına gelir.

 

Barg  veya Alap  bir tür "diyalog" .... İlâhî niteliğe sahip olan bir komünikasyon....  Bir tür alış-veriş.... Zihni yoran düşüncelerden yola çıkarak Tanrı'ya sorular sorma ve karşılığında cevap olarak İrfânî bilginin kalbe akması.... Yani aydınlanma. Bilinçlenme.... Olguların asli hüviyetine, künhüne vâkıf olma....

 

Bargî sözü, yüce yaratıcı Bârî ile -- karı koca ilişkisinde olduğu gibi -- mükaleme eden, onunla konuşan kişi anlamında.

 

Bargî, belki bir erkek derviştir ama Ulûhil alemde var olan Eril / Fail ile muhatap olunduğundan dolayı aynı zamanda mefuldür.  Bargi; erkek olan bir dişi veya Bâ.. Alıcı, alan, sezen, mayalayan..

 

Bâ; mesajı, vahyi, üflemeyi, irfanı "alan" kişi demek. Bu yüzden sırf, alma  konumunda olduğu için Bâ....

 

Görünür alemde  nasıl ki, "yuvayı dişi kuş" yapıyorsa lâhûti alem açısından dünyanın nizamını da dişi kuş mevkiinde olan Bargi yapar.  Bargi, (cinsiyeti erkek veya kadın olabilir ama) mecazî anlamda dünyanın annesidir. Dünyanın ahlak düzeni, çalışma sistemi, ilişkiler kanunu Bargi'den sorulur.

 

Bargi derin bilgilere sahip olan bir kulik'tir. Bir göl, bir deniz, derin bir okyanus. Bu okyanusu besleyen kaynak Tanrı'dan gelen irfan bilgisi, vahiy, ilham, ışık veya sürekli çakan şimşeklerdir. Yıldırımlar....

 

Eski inanışa göre,  Ulûhil alemde evreni Tanrı ve tanrıça birlikte yaratmış olduklarından onları yeryüzünde temsil eden Bargî de bu özelliklere sahiptir.

 

Bargî, Tanrı-tanrıça ikilisinin vücuduna hulul etmiş olduğu kişidir. Bu yüzden Şiva'nın Bargî olduğu düşünülür.

 

Bargi, bir yönüyle dişi bir okyanus gibi gözükürken; erkeği temsil etmek üzere, diğer yönüyle yüce bir Dag'dır.. Bu yüzden ona Dag-Dker  denmiştir. Beyaz Dag.... Tanrı Dagı.... Beyaz Zeker....

 

Ve yine Bargi, Dag-Başı anlamındadır.. Bazen onun dikit ve çanak anlamına gelen DagDân, DagDâş sözcükleriyle tanımlandığını görürüz.

 

Bargî, "Daglı"dır. Dag'a merbut olan kişi.... Fakat o Dag, bildiğimiz dağ değil..  Dag; Tanrı'dır, Tanrı'nın içine işlediği, Tanrı'nın nüfuz ettiği, Tanrı'nın hülûl ettiği kişi veya kişiler.. BarGûle kasabasının insanlarına  'Daglılar' denir, çünkü onlar Bargi veya Bargûle geleneğinden gelen kişilerdir. Tanrı'ya merbut olan insanlar......

 

Bargule, gemilere (!) yol gösteren bir fenerdir.... Bir burç.... Bir kule.... Bir dikit.... Bir stell.... Yeşil ışıkları yanan bir minare....

 

Onun bu yüceliği Ulûhiyetin temsiliyle ilgilidir.  Sahip olduğu yüksek makam, Tanrı bağlılığından gelir ve onu simgeler. Asıl yüce kendisi değil, görünmez olan Tanrı'dır. Sahnede ûlâ olarak o gözükse de gerçek Ûlâ dile getirdiği Veda'ların sahibi olan Tanrı'dır....

 

Bargî, yüce dikit mevkiine yükseldiği  zaman izleyicileri kulik  mesabesinde kalır ve o şekilde değerlendirilir. Veya izleyicileri Bâ  olur....

 

Bargî; veren'dir, izleyicileri alan....

 

Böyle bir durumda izleyicilerinin hepsi Bâ  sözcüğünün içine girer, Bâ sözcüğünde mündemiçtir. Bargi, ötelerden haber getiren ve insanların mutluluğu için bu haberleri onlara dağıtan kişi....

 

Bargi, "var-gel", "beri-gel" sözleriyle de tanımlanabilir.  Gel, canını sıkan müşkilata bende çare var, anlamında.... Gel.. Ne olursan ol, yine gel. Tövbeni yüz kere bozmuş olsan da gel....

 

Problemlerin nihai çözümünün ölüme bağlı olması nedeniyle  bir başka yönden Barg,  'mezar tümseği' anlamında. O yüzden görünür alemde bir taraftan evlilik birleşmesi  iken, diğer taraftan ölüm  veya mezar tumbasıyla  betimlenir.

 

Ölüm, dünyasal düzlemdeki "geçici evliliğin" ulûhil nitelikte "kalıcı evliliğe" dönüşme hâli...  Bu yüzden Barg, ruhun kopup geldiği Tanrı'ya bir süre sonra geri dönmesi, onunla bir olup  bütünleşmesi anlamına geliyor. Barg; ondan geldik, kâm almak için birleştik-bütünleştik ve sonra yine ona geri döndük  anlamına gelen ilâhî bir figür, inanç, felsefe, simge veya dikit.

--------

Haa'ah.... Okurken yoruldum.... Bargule'yi bu kadar karmaşık anlatmanın ne lüzumu var, Allâsen.... "Kasabanın yanındaki tümülüs nedeniyle bu ad verilmiştir" de, bitir.... Kafamı ütüledin. Hem sonra 'Laz' diyorsun.... Hiç bir şey anlamadım.

 

 

Hüner Şencan

 

Notlar:

1. Bargule sözü ya Bar+Gule'den veya Barg+Gule den geliyordur. Barg sözü kültürler ve coğrafyalar arasında Bar'a dönüşmüş olabilir veya dönüşmemiştir. Bunları bilmiyoruz.

 

2. Bar ve Barg sözlerinin anlamları ayrı olsa bile ilişki bağları var.

 

Bar în, Bâri-yin, Berrin, Berayin:  Bunun veya onun üzerinde olan. Yüce. Büyük hayranlık veya huşu uyandıracak kadar mükemmellik, ihtişam veya güzelliğe sahip olan. Tanrı veya tanrıça. Seçkin, ünlü, yüksek rütbeli, yüce. Yüksek derecede ahlaki ve manevi saflık veya mükemmellikte olan. Bar-Gule: Aziz, Derviş Baba, Yüce-Kule. Hoş, güzel olan. Pis su. Hendek. Yere kazılmış dar kanal, tipik olarak bir yol boyunca veya bir tarlanın kenarında bulunur ve drenaj için kullanılır. Çatak,  hendek. Ditch. Yağışlı mevsimlerde veya aşırı yağmurlarda sular altında kalan ve tipik olarak çamurlu olan alçak arazi. Suyun durgunlaştığı yer. Sonsuzluk. Burin: Bir kavundan dört köşe biçimli olarak kesilmiş bir dilim. Cennet, semavi düzlem. Firdevs Burîn: Firdevs cenneti. Yukardaki cennet, ebedi zevk. Haysiyetle yüceltilmiş. John Richardson, A Dictionary, Persian, Arabic, and English, 1806)

 

Barik, Bariq (Barg, Barga, Barak): Şimşek. Yıldırım. Bereketli. İçine biraz yağ karıştırılmış süt. Koyu kıvamda süt. Kutsal. Bereketli olan.

 

Bar-i, Ber-i: Uzakta, epey bir mesafede olan.

 

Barah, Barrah: Kuzu. Bir geyik yavrusu. Koç burcu. Bir su yolu, akvedukt. Ağaç budama bıçağı.

 

Barway: Üzerinde, üstünde. Onun.

 

Barûn: Dışarıda, dışarıda olan, kapının dışına kalan. Biraz uzakta olan. [Barun-Gule: Uzakta kalan kule.]

 

3. Gule sözcüğünün anlamları da çok farklıdır.

 

Gule: Yerleşik bir evi veya düzenli bir işi olmayan, bir yerden başka bir yere dolaşıp dilenerek yaşayan kimse. Bar-Gule: Dilenci. Gevşek. Gevşek uçlu. Serseri. İşsiz, güçsüz. Bir baltaya sap olmamış kişi. "baltaya sap olmak (!)".....

Gule: Rafine olmamış şeker, melas, pekmez. Penis galansı.

Gula: Yaşlı, akıllı, gün görmüş kişi.

Gilnak: Çamurlu yer, bataklık.

Gulnak: Şato, sur, kale. Gül ve çiçek bahçesi.

Gulanda: Kötü karakterli kadın.

Kul, Kula: Kel başlı adam. Saçlarını kazıtan kişi. En ufak bir uyarılmada bıçak çeken. Çarpık adam.

Kula: Tantrik Budizmle ilgili çeşitli Budist gruplarını tanımlamak için kullanılır. 'Ailesi' veya 'ailesinden' anlamındadır. Buda-Kula: Buda ailesinden, buda inançlılarından olan.

Bar-Kula: Kula inancından olan kişi. Buda'yı Tanrı olarak görenler.

Kulapati: Toprak ağası. Geniş topraklara sahip olan kişi.

Kulagiri:  Yedi büyük dağdan en büyük olanı. (Metaforik anlam...)

Kula-Gotra: Kast veya aile, Soy-sop.

Kula'te: İffetsiz kadın. Özellikle yasa dışı veya evlilik dışı nitelikte cinsel faaliyetlerle ilgili veya bu faaliyetlerde bulunan.

--------------

Pyrgos, Burgos, Bergoz  (Grk.), Burgaz (Trk.)   i., s.,  z. Temel anlamı 'kule'; tower. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili, varlıklı toprak ağalarının oturduğu tyrsis  denen köşklerin çevresine yapılmış içinde kadınların yaşadığı müstakil odalar. (Ağanın odalığı sözü.).  Köşkün yanında yapılan kadınların yaşadıkları ve orayı üretim (veya özel günlerini geçirme) amacıyla kullandıkları yardımcı odalar. Bir nevi 'haremlik'.   Kadınların kışlık nevâleyi üretmeleri ve müstakil yaşama alanlarına sahip olmaları için asıl evin çevresine yapılan yardımcı odalar. Kadınların üretim hücreleri.  En çok iki katlı olan bu burçlarda / kulelerde çeşitli erzakların, kiler türü depolama ünitelerinin ve yazı odalarının bulunması. Grekçe olan Pyrgos sözünün Arapça Burç'tan türetilmesi ve yine Arapça Ferc sözünün Hint topraklarında Burç'a dönüşmesi. Burç  sözünün  "kule" olmaktan çok, "yaşam alanı", "yaşama hücresi" anlamına gelmesi. Kadınlar için yapılan bu yaşam alanlarının genellikle "iki katlı" olmasından ve "ferç" sözünden kinaye  "kule" olarak tanımlanması. Kule ve kulik'in anlamdaş sözcükler olarak ortaya çıkması. Kule sözcüğü çağrıştırdığı yükselti oranında çukurlukla veya çukur gibi görünen simgeler ve figürlerle ilgili aynı zamanda. Burcos, bir kadına tahsis edilen "odalık" demek. Metaforik anlamda tüm dünya, tüm yeryüzü bir Burcos, Burgos. Tanrı'nın insanlığa tahsis ettiği sulak ve yeşillik bir yaşam alanı. Eski insanların kasabalarına bu adı vermelerinin nedeni yeşillik ve sulak yerleri Tanrı ve tanrıçanın ihsanı olarak görmeleri nedeniyle.   

--------------

Kelimelerin görünen sözlük manaları ile arka planda kalan mecaz manalarını birlikte ele almak gerekiyor. Eski insanlar çevrelerini, topografyayı, doğayı, bitkileri ve hayvanları Tanrı'sal inançla ilgili sözcüklerden, kabilelerinden ve sık kullandıkları vücut organları adlarından yararlanarak adlandırmışlar. Yerleşim yerlerine isim vermede topografya, coğrafi düzlem özellikleri, kabile adları, kralların ve azizlerin adları etkili olmuş. Fakat bu isimlerin arka planında metafor olarak Tanrısallık ve yaratılışla ilgili inanç temaları hakim. Trakya'da herhangi bir yerleşim yerinin adı birden fazla anlamla örtüşüyor veya o anlamlara uygun gözüküyor olabilir. Çok eski zamanlardan gelen yazılı ve açık bir belge olmadığı sürece kasaba adı o anlamla ilişkilendirilemez. Yerleşim yeri adlarını "anlam yumağı" denen birbiriyle az çok ilişkili çok sayıda sözcükle ilişkilendirmek, onun için noktasal değil alansal bir yer belirlemek anlamına gelir. O alanın içinde gerçek anlam kuzey veya güney uçta kalmış olabilir. Kaynak olmadığından ve gerçek anlam hiç bir zaman bilinemeyeceğinden anlam yumağına işaret etmek yeterlidir. Tarihsel yerleşim yeri isimlerinin çoğunda kesinlik yoktur. Değişik anlamlarla ilgili her bir ihtimal değerlidir, fakat kesin değildir.