Yarık Tepe
Bizim zamanımızda "Yarık Tepe" denirdi. Bizden sonraki gençler Yürük Tepe şeklinde öğrenmişler... Düğüncülü'lü yaşlı Hasan amca Üyük Tepe dile telaffuz etti. Ve bir başkası sadece Yük Tepe olarak... Bazıları ise Tumba... Bilim insanı Arif Müfid Mansel Hüyük Tepe şeklinde telaffuz ediyor. Telaffuzu zor olduğu için bir süre sonra Höyük şeklinde iyileştirmişiz... Kelimeler elastiktir, böyle değişir... Bir yüz yıl daha geçse, ve eğer koruma altına alınamazsa Hayal Tepe olacaktır.
1936 yilinda Arif Müfid Mansel tarafindan Alpullu höyüğünde yapilan arastirmalarda kerpiç kalintilari, ilk tunç çağına ait tek renkli çanak ve çömlekler bulunmuş. Bunlarin bir bölümü geometrik benekli imiş, benzerleri ayni dönemde Maceristan'da, Ege ve Balkan kültüründe de varmış. Macaristan'daki benzeri buluntulara "Toce Kültürü" deniyormuş.
Trakyada yaklaşık 700-800 civarında höyüğün bulunduğu tahmin edilmekte... 1936-37 yılları arasında Atatürk'ün emriyle bunlardan 500 kadarı açılmış.
Alpullu Hüyük'ünü ilk Arif Müfid Mansel açmış. Öyle anlaşılıyor ki iyi bir kazı yapamamışlar. Tepeyi boydan boya kazmışlar ve tarih öncesine ait bazı buluntular elde etmişler ama 1993 yılında bulunan lahitlere erişememişler. O yıllardaki kazıların acele yapıldığını düşünüyorum. Acele hüküm vermek istemem, bu konuyu daha araştıracağım.
6.1.1993 günü Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bir ihbar geliyor. Jandarma anında ilgili mahalle yönlendirilyor. Kazı yapılan yerde ölüye hediye olarak bırakılan pişmiş toprak, cam ve madeni eserler bulunuyor ve bunlar alıkonuyor. Bir de lahit olduğu görülüyor. Fakat gece olmuştur. O gece 23.30'da kazıya ara veriliyor. Ertesi günü mezarda bulunan iki iskelet ve mermer lahit de alınarak Alpullu Belediyesine ait araçlarla taşınmak suretiyle buluntular Kırklareli Müzesine götürülüyor.
Müze müdürü konuşuyor: "Bahçemizde yer alan bir lahit ilgi çekici. Babaeski’nin Alpullu beldesi yakınlarındaki Düğüncülü köyündeki bir tümülüsten çıkarılan bu lahit, M.S. II. yüzyılın ortalarına, ismini belirleyemediğimiz bir kral veya komutana ait. Bu lahitten çıkan iskeletin orjinaline uygun bir benzerini müzemizde sergiliyoruz". "Yer Darlığı Nedeniyle Tarihi Eserler Depolarda Tutuluyor" http://arkeolojihaber.net/2009/08/20/yer-darligi-nedeniyle-tarihi-eserler-depolarda-tutuluyor/ (Ağu 20, 2009).
"Tümülüsün kuzey batıdaki kalıntısı içerisinde mermer bir lahit bulunmuştur. Lahit, kuzeydoğu-güneybatı yönünde olup, 2,39 m. uzunluğunda, 1,15 m. yüksekliğinde, 1,08 m. genişliğindedir. Düz bir mermerden kabaca işlenmiştir. Kapak kısmında ve gövdesi üzerinde bazı kırıkları mevcuttur. Kapak semerdam çatı şeklindedir ve her dört köşede de antefix çıkıntıları bulunmaktadır. Lahit teknesi ve kapağında, kenet izleri bulunmakta ve bunlardan bir tanesi sağlam olarak durmaktadır. Lahit içerisinde iki adet insan iskeletine rastlanılmıştır. Her iki iskelette de başlar güneybatıya bakmaktadır ve iskeletler sırt üstü olarak mezara bırakılmıştır. Bu tümülüsde bulunan malzemeler; Düğüncülü Höyüktepe Tümülüsünde birinci gömünün M.S. I. yüzyılın sonlarına, İkinci gömünün ise, M.S. II. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmesini sağlamıştır." Kaynak: "Tümülüs Mezar Tipleri: Trakya", https://www.defineisaretleri.gen.tr/tumulus-mezar-tipleri-trakya/ (9 Nisan 2018).
Bir diğer kaynak:
Bu tümülüsde 1997 yılında Kırklareli Müzesi Müdürlüğü’nün başkanlığında, Trakya
Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özkan Ertuğrul’un bilimsel danışmanlığı
altında bir kurtarma kazısı gerçekleştirilmiştir. 216 İskeletlerin başlarının altında, toprağa karışmış halde, toz haline gelmiş kırmızı
kumaş kalıntıları bulunmuştur ve iskeletlerin ayaklarına örtülmüş yaklaşık 1 cm.
kalınlığında tahtalara rastlanılmıştır. İskeletlerden birisi lahitin doğu köşesine
sıkıştırılmış şekildedir. Diş yapısına ve kemik özelliklerine bakıldığında bu iskeletin bir
erkeğe ait olduğu düşünülmektedir. Diğer iskelet öbürüne yakın olarak, hatta üzerine
bırakılmış bir şekilde bulunmuştur. İkinci iskeletin kafatasının diğerine oranla küçük ve
kemiklerinin daha narin olmasından dolayı bu iskeletin bir kadına ait olduğu
düşünülmektedir. İkinci iskeletin daha sonra mezara bırakıldığı anlaşıldığından burada
ikinci bir gömü olayının gerçekleştirildiği kazanlar tarafından düşünülmektedir. Yılmaz,
1995: 387-400. Ele geçen buluntularda tuvalet kutusu ve tuvalet malzemeleri, ikinci iskeletin kuzey
tarafında bulunan ayaklarının dibine bırakılmıştır. Lahitin içerisinden parçalar halinde
ele geçmiş, pişmiş toprak bir testi, sağlam olarak ele geçmiş omuz üzerindeki kumaş
gözeneklerinden ötürü üstünün kumaşla örtülü olduğu düşünülen bir başka pişmiş
toprak testi, cam bir şişe, bazıları kırık olarak bulunmuş camdan parfüm şişeleri, 40’a
yakın parçanın yapıştırılmasıyla oluşturulmuş bir adet yeşil camdan yapılmış modulius,
bir adet cam kadeh, 1 adet üzeri boğa başı görünümlü aplik tutamak, biri tam olmak
üzere, boynuzdan yapılmış 2 adet tarak, 1adet içinde sertleşmiş halde pudra ya da krem
bulunan fildişi pudra kutusu, 2 adet oldukça bozulmuş durumda, ahşap tuvalet kutusu, 1
adet biley taşı ve ahşap muhafazası, 3 adet bronz genç insan başı şeklinde aplik, 2 adet
metal kuş figürü, 4 adet insan figürü şeklinde anahtar, çeşitli boylarda cam, kehribar ve
diğer cins taşlardan boncuklar ve tümülüsün uzağına bir yere nakledilmiş olan toprağın
içerisinde de 1 adet bronz kandil bulunmuştur.Yılmaz, 1995: 391-403
Alpullu tümülüsü, 1936 yılında Prof. Dr. Mansel tarafından
kazılmıştır. Bu tümülüs 7 m. yüksekliğinde, 50 m. çapındadır.
Tümülüsde herhangi bir mezara rastlanılmamıştır, fakat tümülüsün
altında doğal zeminden 0,25-0,30 m. aşağıda, Tunç Çağı kültürlerinden
birisinin yerleşim yeri bulunmuştur.226
"lahit içerisinden genç bir kadın ile yaşlı bir erkeğe ait olduğu belirtilen iskeletlerin çıkarıldığını anlattı. İskeletlerin müzede sergilenmesine karar verildiğini dile getiren Kırklareli Müze Müdürü Derya Balkan, ziyaretçilerin iskeletlere yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Kırklareli Müze Müdürü Derya Balkan, özel vitrin içerisinde sergilenen iskeletlerin, geçmişin hatırlanması açısından önemli olduğunu ifade etti. Lahitten iskeletlerin yanında bulunan pudra kutuları, su testileri, kemik tarak ile madeni eserlerin de çıkarıldığını aktaran Balkan, "İskeletlerin M.S. 2. yüzyıla ait olduğu belirtiliyor. Kadına ait cesedin, lahite erkek cesedinden 50 yıl sonra konulduğu tahmin ediliyor. İskeletlerle birlikte lahitten çıkarılan eserler de müzemizde sergileniyor. 1993 yılından bu yana müzemizde sergilenen erkek ve kadın iskeleti, ziyaretçiler tarafından ilgiyle inceleniyor." Bin Yıllık İnsan İskeletleri İlgi Çekiyor, http://www.demokrattrakya.net/haber-2010-bin-yillik-insan-iskeletleri-ilgi-cekiyor.html (15.8.2018).
Mezardan ele geçen buluntular arasında bir adet yeÌil camdan yapılmıÌ cam sürahi, bir adet cam kadeh, 1 adet üzeri boğa baÌı görünümlü aplik tutamak, biri tam olmak üzere boynuzdan yapılmıÌ 2 adet tarak, 1 adet içinde pudra ya da krem bulunan fildiÌi pudra kutusu, 2 adet bozulmuÌ durumda olan ahÌap tuvalet kutusu,3 adet bronz genç insan baÌı Ìeklinde aplik, 2 adet metal kuÌ figürü, 4 adet insan figürü Ìeklinde anahtar, çeÌitli boylarda cam, kehribar ve diğer cins taÌlardan boncuklar bulunmuÌtur (Levha 31). 39
Yarık tepeden çıkarıldı şimdi Kırklareli Müzesinde yatıyor.