Karakol

Kantin sırasında ve PTT'nin (Pette'nin) hemen yanında idi. Şimdilerde karakol ünitesiyle PTT ünitesi birleştirilerek burada bir et lokantası açılmış durumda. Karakolun ilk amiri Şükrü Polis imiş. Bizim mahallemizden komşumuz olurdu. Kadrı Ağabey'in bildirdiğine göre karakolda 4 polis 2 bekçi görev yaparmış. Gece bekçileri akşam olduğu zaman ellerinde düdükler mahalleleri gezerlermiş. Bu düdükler Geçe Bekçisi Düdüğü diye meşhur olmuştu... Tırr, tırr diye kendilerine özgü bir ötüşleri vardı.

Karakolda Komiserin bir masası vardı. Eski klasik stilde. Sonra o masayı İtfaiye Daire'sinde de gördüm. O masa önemliydi. Komiser o masanın arkasında otururdu ve o masa "devlet" masasıydı. O masanın ününe gelmişseniz, çekinirdiniz. Tedirgin olurdunuz. Çünkü orada sıradan bir kişi oturmuyordu.

Polis karakolu bir süre tasarruf tedbirleri denerek kapatıldı ve burasa jandarmaya verildi. Jandarmadan en önemli yadikar "Doldur-Boşalt Hazesi"... Askerlerin tüfeklerini kontrol etmek için yaptıkları bir yer. Mekanizmada mermi kalıp kalmadığını belirlemek için yapmışlar. Namluyu bu hazeneye sokuyarlar ve ard arada tetiğe basıyorlar. Tık, tık, tık, tık, tık... Acaba silah patlayacak mı diye. Kanat getirdikleri zaman namluyu hazneden çıkarıyar ve silahı yerine yerleştiriyorlar. Artık eminler, silahta mermi yok...