Fabrika İşçisi

"İşçi" sözcüğü günümüzde biraz yadırganır. Fakat "şeker işçisi" için bu görüş doğru değildir. Şeker işçisi olmak, kişiye prestij sağlar. Memurların o kadar değil ama, işçinin "havası" vardır. Çünkü toplu sözleşmelerle elde edilen ekstra haklara, ekstra kazançlara sahiptirler. Gerçi, iki üç ay gibi kısa bir süre çalışırlar ve bu yüzden muvakkat işçi denir onlara... Ama yine de onlar bundan yakınmazlar. Çünkü, hem çiftçi, hem de işçidirler. Veya işçiliğin dışında başka meşgaleleri de vardır.

Fabrikanın ilk açıldığı yıllarda forsları çok daha yüksekmiş. Yaşlılar anlatıyor, bütün işçilere sabahları kahvaltı verilirmiş. Süt, çay, tereyağ, peynir ve zeytin olurmuş tabldotlarında. O yıllarda bu tür gıdalar öyle herkesin göreceği, herkesin yiyeceği türden değil... Çalışan her işçiye dört kupon verilirmiş.. Süt kuponu, ekmek kuponu, yemek kuponu, tereyağ kuponu... Bir dönem gelmiş işçilerin sayısı 2000'e ulaşmış, hatta daha da fazla... Hepsi, sabah işbaşı borusu öttüğünde fabrikada ballı-börekli kahvaltı yaparlar daha sonra işlerinin başına geçerlermiş.

Cami imamı hem işçiymiş, hem namaz kılıdırıyormuş...  Bando takımının elemanları da öyle... Hem işçi, hem müzisyen...

İçlerinden çok azı daimi işçi olarak bütün sene çalışır; kampanya kapandıktan sonra fabrikanın temizliği ve bakım işleriyle meşgul olurlarmış.