Deve Konakları
Samafor Mahallesi'nde, Demiryolualtı Evleri'nin orada bi yerlerde... Daha Samafor Mahallesi yok iken Ergene Nehrinin kenarında sekiz, on tane kerpiçten yapılmış evler varmış. Veya develerin konaklayacakları ahırlar... Bir tür Kervansaray... Keşan'dan nehir boyunca gelen deve kervanları bir gece orada konaklar, sonra yollarına devam ederlermiş, Lüleburgaz, Çorlu'ya doğru... Veya tersinden bu tarafa...
Neredeyse unutmak üzereyiz ama Belediye bu ismi farkında olmadan yaşatmış. Alt mahalleye yer veren demiryolu açıklığına "Devekonağı Geçidi" adını vermiş.
Burası tarihte tartışmalı bir yer olmuş. 1800'lü tarihlerde bölge ormanlık bir arazı imiş. Mandıra çiftliğinin ormanı veya korusu. 1850'lerden 1900'lü yıllara gelinceye kadar Ergene Köprüsü ile Sinanlı Köprüsü arasındaki topraklar Devekonakları Korusu olarak biliniyor. Kanada kavağı cinsinden kavak ağaçları, kara ağaçlar, güvem çalıları ile doluymuş... Yavaş yavaş kesilmiş ve yok edilmiş.
İlkokula giderken Babamla birlikte Şubat Mart aylarında buralara gelirdik. Babam beni pisikletinin [trakyada böyle söylenir] selesine alır Samafor Mahallesinin ilerisindeki demiryolu bölgesine götürürdü. Oralarda sık çalılıklar ve ağaçlar vardı. Orman değildi ama, sanki bozulmuş bir korunun kalıntıları gibiydi. Ağaçlık yerler bazı yerlerde deha geniş, bazı yerlerde ise daha dardı. Babam ağaçların dibinde, çürümüş yaprakların altından çıkan bizim "bardacık" adını verdiğimiz, "kardelen" çiçeklerinden toplardı. Bunları bir torbaya doldurur evimize gelirdik. Bahçemizdeki patikaların kenarlarını dizi dizi kardelen çiçekleri ile süsler, bir kaç tanesini de içine yarım su koyduğumuz çay bardağının içine yerleştirir gözümüzün önünde kalmasını sağlardık. Hey gidi günler...
Gün gelmiş Mandıra köylüleriyle Alpullu köylüleri Deve Konaklarındaki topraklar yüzünden anlaşmazlığa düşmüşler. Aslında burası Hazine'nin imiş, ama her iki köy insanları kendilerinin olduğu iddiasında bulunmuşlar. Bunun üzerine Osmanlı bu toprakları açık artırmayla satışa çıkarmış ve aralarındaki ihtilafı böylece çözmüş.
Deve Konakları bölgesinde akan Ergene Nehrini Samafor Mahallesinin yaşını almış insanları Kanlı Azmak olarak isimlendiriyorlar. Bu adlandırma ilgimi çekti. Sinanlı insanları Köprü'nün üst tarafına Kanlı Azmak derlerken Samaforlular alt bölümünü bu şekilde isimlendirmişler. Azmak sözcüğü istikrarlı akmayan, kışın veya baharda taşarak çevresine önemli ölçüde zarar veren ırmak veya dere anlamında. Nehirlerin deli-dumruluna "azmak" adı veriliyor. Fakat "kanlı" sözcüğü dikkatimi çekiyor. Niçin "kanlı"... Samaforluların Kanlı Azmak deyişini Köprübaşı'ndaki mezbahane ile açıklayabiliriz. Burada hayvanlar kesiliyor ve kanları sürekli nehre akıtılıyor. Bu nedenle Kanlı Azmak demiş olabilirler. Fakat Sinanlıların hikayesi farklı. Onları Sarı Bent bölgesini Kanlı Azmak olarak adlandırıyorlar ve bu deyimi tarihte yaşanmış savaşlarla ilişkilendiriyorlar. Hangi savaş olduğu belli değil... Köy içine kadar uzanan ve bir kısmı hala korunun mezarlardan söz ediyorlar. 1877 Osmanlı-Rus savaşı olabilir veya Osmanlı'nın Murat Hüdavendigar zamanında yapmış olduğu savaşlar... Bilmiyoruz.
Samafor/Gülbahçe Mahallesinden Deve Konaklarının kerpiç kalıntılarını hatırlayan arkadaşlar var. Örneğin Remzi Aşka... "Ben çocukken görmüştüm, orda kerpiçten yapılmış bazı evlerin kalıntıları vardı" diyor.
Bir zamanlar insanlar Deve Konaklarının bulunduğu yerde para, altın aramışlar. Halk arasında bir söylenti yayılmış. "Buradan deve kervanları geçiyordu. Savaş zamanında yakalanmamak için altınlarını buraya bir yere gömdüler" diye... Bunun üzerine gömü avcısı kişiler, geceleyin gizlice şühelendikleri kimi yerleri kazmaya başlamışlar. İnsanlar uyandıklarında bir takım hendekler buluyor şaşırıyorlarmış. Bir şeyler bulundu mu, bulunmadı mı bilinmez ama bu davranış çoktan terkedilmiş. Bugün devecilerin altınlarını kimse merak etmiyor artık.
Demek ki Samafor'un/Gülbahçe'nin asıl yerleşim yeri Demiryolualtı bölgesi... Seller nedeniyle bu küçük yerleşim birimi sonraki yıllarda tepelik mevkiye çekilmiş ve orada büyüme göstermiş. Demiryolualtı bölgesinde de evler yapılmaya devam edilmiş ama bu evlerin sayısı daha az. "Alpullu" ve "deve" isimlerinin yan yana gelmesini garipsiyoruz fakat öyle anlaşılıyor ki, bu olgu bir gerçek. Hatta günümüzdeki tren yolunun deve kervanlarının gelip gittiği tarihi bir çizgi üzerine yapılmış olma olasılığı bile var.