Balo

Yılbaşı geceleri veya kampanya bittiği zaman düzenlenen eğlence festivali.
Gazinoda yapılıyor. Yemekli, içkili, müzikli, ikramiye çekilişli ve danslı... Sabaha kadar devam ediyor. Normalde gece ikide sona eriyor ama, herkes için değil... O gün 40-50 civarında hindi kesiliyor. Davetliler yesinler içsinler, geceyi güzel geçirsinler diye... Batılı, eğer o gece hindi yiyorsa bizim de hindi yememiz gerekiyor. Batılı ne yapıyorsa bizim de aynısını yapmamız...

Baloya her kes katılamıyor, sadece davetlilier... Kimlerin katılacağı önceden belirleniyor ve zarfın üzerine kibar bir el yazısıyla adı yazılıyor. Zarfın içindeki davetiye kartında şu zarif ifadeler... "Fabrikamızın düzenlediği Yılbaşı Balosuna refikanızla birlikte katılmanızı rica ederim efendim. Not:Çocuklarınızı getirmemeniz tavsiye olunur. " 

Cumhuriyet'in ilk yılbaşı balosu miladi takvimin kabul edildiği 1926 yılının 1927’ye bağlandığı gece kutlanmış ve ıIşıkları bir dakika süreyle kapatma geleneği de o gün başlamış...

Zenginler eğlenirken davet edilmeyen Karabudunlular, garipsiyor ve yutkunuyorlar ama sonra onlar da hindi kesmeye başlıyorlar... Pazarda hindi sürüleri dolaşıyor...

İngilizce "grup effect" dediğimiz olgu tam da bu... Lokomotif çeker, katarları sürükler. Teliçi, bizim lokomotifimiz veya Batı'ya açılan penceremiz. Teliçileştiğimiz ölçüde Batılılaşmışızdır, Teliçileşemediğimiz ölçüde Doğulu... Ben Teliçileşemeyenlerdenim... Fakat itiraf etmeliyim, Teliçinin ruhu bana da bulaşmıştır. Babama ve Alpullu'da yaşayan tüm insanlara, civarda yaşayan köylülere... Bulaşmaması için nefes almamanız gerekir. Eğer yapabilirseniz.

İlokuldayız ve ertesi günü yılbaşı. Öğretmenlerimiz kartondan maskeler yapmışlar. Siyah kartonlardan uzun boylu külah şeklinde şapkalar. Sınıfımız grafon kağıtları ve parlak yaldızlarla süslenmiş. Tırtıllı grafon yaldızından yapılmış ve spiral bir şeklde kıvrılmış garland süsleri tavana asılmış. Kendiliğinden dönüyor ve etrafına rengarenk ışıklar saçıyor. "Şıkırdaklı Helezon"... Grafon kağıtlarından haşır-hışır sesler geliyor. Öğretmenimiz kırmızı ve mavi renkli şerit grafon kağıtlarını katlayarak bize garland yapmayı öğretiyor. "Bir kat kırmızı, bir kat mavi... İşte öyle... Şimdi uçlarından tut ve serbet bırak..."  Kadri Ağabey bu süsün adının "Kedi Merdiveni" olduğunu söyledi. İlginç bu adı unutmamalıyım. Sonra benim unuttuğum
zincir ilavesini yaptı. Renkli elişi kağıtlarını şeritler halinde kesip içiçe geçirdikten sonra yapıştırarak yapılan süsleme...  Sınıfın bir köşesinde müzik sesi... Hepimiz şakalaşıyoruz, birbirimizin külahlarını deviriyoruz,  alıp kaçıyoruz.... Rengarek külahlar. Siyah, kırmızı, sarı ve yeşil... Kimisi mavi ve tam tepesinde kağıttan yapılmış pupucuklar... Yarın yılbaşı diyoruz... Etkinlik, bizim sınıfımız içinde öğretmenimizle birlikte gerçekleştirdiğimiz kendi mütevazi balomuz... Karabudunluların balosu... Sonra birisi bir şey söylüyor: "Külahları fabrika yaptırmış, külahlar fabrikadan gelmiş"... "Yaa!" diyoruz. Fabrika bizi ne çok düşünüyor. Sadece yılbaşında değil, 23 Nisan'da, 29 Ekim'de ve Alpullu'nun Kurtuluşu bayramında aynı balo, aynı eğlence tekarlanmaya devam ediyor.

Not. Tarihi Balo mekânı fotoğrafları: Kadri Özçetin