Alamit Fotoğraf Makinesi

Makedonya'nın Kırçova şehrinden göçmen gelen Selahattin Gül anlatıyor. Adı öyleymiş... Alamit fotoğraf makinesi deniyormuş ona. Alamit makinesinin arka tarafındaki kara bezin adı karamando, arap fotoğraftan pozitif elde etmeye yarayan düzeneğin adı roperdiksiyon tahtası... Kartın takıldığı bölümün adı şase... İçinde bulunan küçük bir kutudaki ilaçlı suda filmin yıkandığı kafesin adı entermidate... 

Şaseyi yukarıya doğru kaldırıyor ve bir yüzü parlak olan filim kartını şaseye yerleştiriyorsun. Kartın parlak yüzü parmağın sağ tarafına gelecek şekilde. Çünkü karamando içinde filmi göremiyorsun. Kartın doğru yöne baktığından barmağınla emin oluyorsun. Resim çekilecek kişiyi fon olarak kullandığın kara bir çarşafın önüne oturtuyorsun.  Kara bezin üst tarafında ters olarak "Alpullu Hatırası" yazıyor. Sonra karşındaki kişiye talimat veriyorsun. "Kıpırdama ve gözünü kıpırdatma"... Makinenin ününde yer alan körüklü merceğin kapağını açıyorsun ve sayıyorsun... Beş, dört, üç, iki ve bir... Hayır, hayır... Eğer böyle sayarsan film iyi çıkmaz. Çünkü, fotoğraf ışığa doymamış oluyor. Doyaması için başka şekilde sayman gerekiyor. 1005, 1004, 1003, 1002 ve 1001... Sonra hafifçe sallayarak merceğin kapağını kapatıyorsun. Böylece "ağır enstantene" oluyor.
Entermidate'nin içine kolunu sokuyorsun birinci banyo, sonra ikinci banyo yapıyorsun ve İPO-STOP diyorsun. Çektiğin fotoğrafın böylece negatifi hazır olmuş oluyor. Halk ona arap diyor. Bu kez negatifini alıyor roperdiksiyon tahtasına yapıştırıyorsun. Aynı işlemi tekrar ediyorsun. Sonunda fotoğrafın pozitifi elde ediliyor. Kutudan çıkardığın ıslak fotoğrafı müşteriye veriyorsun, ona "Salla, biraz salla... Kurusun" diyorsun. Filim yıkama ilaçlarını İstanbul, Sirkeci'deki fotoğraf malzemecilerinden satın alırdık. Hâlâ oradadırlar. Şimdilerde onlar modern fotoğraf makineleri satıyorlar.

Alamit fotoğraf makineleri 1975 tarihinde bütünüyle tedavülden kalktı. Bir ara İstanbull Belediyesi nostolji olsun diye Eminönü Camii'nde onu yaşatmya çalıştı ama tutmadı. 1968 yılında 4 vesikalık fotoğrafı 1,5 liraya çekerdik. Kartpostal ebadındaki hatıra fotoğraflarını ise 2,5 lira...

Teknoloji çok hızlı gelişti ve onların yerini "şipşak" fotoğraf makineleri aldı. Kimileri alamit fotoğraf makinelerine de şipşak diyor ama bu doğru değil. Asıl şipşak makineler 35'lik Laika'lardı. Laika'lar çıkınca gözümüze dayayıp şipşak fotoğraf çekmeye başladık. Sonra polorait fotoğraf makinelerine de şipşak denmeye başladı. Yeni nesil
şipşak kelimesi her türlü fotoğraf makinesine yakıştırmaya başladı.

Selahattin beyin anlattıkları böyle..

Annemin, babamın eski resimlerini ve benim bebeklik resimlerimi hatırlıyorum. Alamit denen o fotoğraf makinesiyle çekilmiş olmalı. Alamit fotoğraf makinesi aynı zamanda Alpullu'nun ilk fotoğraf cihazı. Murtaza amca kahvecilik yapmazdan önce alamit makinesiyle fotoğraf çekermiş. Şeker stadyumunun orada, fabrika önünde, ve mahallede. Üç ayaklı sehpasını dün gibi hatırlıyorum. Hatta onda fotoğraf bile çektirmişizdir. Fabrikaya pancar getiren köylüler Murtaza beyin karşısına geçerler Alpullu Hatırası çektirirlermiş. Murtaza Bey'den sonra Alpullu'nun fotoğrafçısı Mehdi Ağabey olmuş...